Atalay AkpınarBy Atalay Akpınar|6 Minutes

Neden bazı mekânlar kullanıcıları için daha özel ve daha anlamlı? Bu mekânları özel kılan, diğer mekânlardan ayıran unsurlar neler? Ve bunu öğrenmek bizler için neden önemli olabilir?

Lisans eğitimimin sonuna yaklaşırken kentlinin kamusal mekânla kurduğu ilişkileri kullanıcı deneyimi ve kentsel algı perspektifinden sorgulamaya başladım. Bu kapsamda da bazı mekânların kullanıcıları için neden daha anlamlı olduğunu ve kullanıcıların anlam yüklediği bu mekânları neden daha çok sahiplendiğini araştırdım. Taramalarıma devam ederken, Surrey Üniversitesi’nin National Trust Derneği ile bireyin kamusal mekânla olan ilişkisini Nörobilimsel metotlar kullanarak sorguladığı bir araştırmasına denk geldim. Bireyin kamusal mekânla olan ilişkisinin beynin aktiviteleri üzerinden incelendiği araştırmanın bulguları ise şu şekilde:

Görünen o ki, bizler için özel öneme sahip olan bu mekânlar beynimizin ‘olumlu duygu’ ile ilişkili olan bölgesini harekete geçiriyor. FMRI (Fonksiyonel MR) kullanılarak yapılan ölçümlerin sonucunda beynimizin duygularla ilişkili olan bu bölgesinin; anlam yüklediğimiz mekânlara, sıradan mekânlara kıyasla daha büyük reaksiyonlar gösterdiği keşfediliyor. 2017’de yapılan bu araştırmaya göre, bireylerin anlam yüklediği mekânların, duygusal ve fiziksel refahı iyileştirdiği, kaygı ve depresyonu hafiflettiği sonucuna varılıyor.

Fotoğraf 1. FMRI taramaları, 20 gönüllü katılımcı üzerinde gerçekleştirildi. Katılımcılara kendileri için anlamlı olan mekânlar ve nesnelerin imajları gösterilerek, katılımcıların beyin aktiviteleri izlendi. Taramaların sonunda, katılımcıların kendileri için anlamlı olan mekânlarla kurduğu duygusal bağın, nesnelerle kurduğu bağdan çok daha kuvvetli olduğu sonucuna varıldı. Kaynak. Surrey Üniversitesi, Url-1
Fotoğraf 2. Katılımcının kendini daha neşeli, sakin ve enerjik hissetmesi için, anlam yüklediği mekânlara karşı duygusal bir reaksiyon gösterdiği keşfedildi. Kaynak. Surrey Üniversitesi, Url-2.

Özel mekânların refahın oluşumunda çok önemli bir rol oynadığı, araştırmanın bir sonraki aşamasında yapılan sözlü mülakat ve anketlerle de destekleniyor. 2000’den fazla katılımcıyla yapılan görüşmelerde katılımcılara önce, kendileri için anlamı olan bir mekânın olup olmadığı -tanımlı alanın katılımcının kendi evi hariç Birleşik Krallık içindeki herhangi bir kamusal alan olması gerektiği belirtiliyor- varsa bu mekânı kendileri için anlamlı kılan unsuru, ardından bu mekânın kendilerine ne gibi faydalar sağladığı ve neler hissettirdiği soruluyor. Son olarak, katılımcılardan bu mekânın bir gün yok olmasının kendilerine neler hissettireceğini ve bu mekânın korunmasının kendileri için ne kadar önemli olduğunu açıklamaları isteniyor.

Anket sonuçlarına göre, katılımcıların %64’ü özel mekânların kendilerini sakin hissettirdiğini, %53’ü günlük yaşamdan kaçış sağladığını, %43’ü stres ve endişelerini yeniden değerlendirmelerine yardımcı olduğunu, %41’i ise kendilerini duygusal olarak güvende hissettirdiğini ifade ediyor.

Bunun yanında, katılımcıların %92’si kendileri için anlamlı olan bu mekânların bir gün tahrip edilmesi durumunda çok üzüleceklerini belirtirken, %61’i ise bu mekânları kaybetmemek için korumaya çalıştığını açıkça dile getiriyor.

Anket değerlendirmelerinde ayrıca, katılımcılar için anlamı olan bu mekânların, bireyin kimliğini şekillendirmede anahtar bir rol oynadığı sonucuna da varılıyor. Öyle ki, genç katılımcıların %67’si, bu mekânların bugünkü kişiliklerinin oluşmasında önemli bir rol oynadığını açıklarken; 55 yaşın üzerindeki katılımcıların %60’ı bu mekânların, hayatlarının önemli bir dönemini hatırlattığını ifade ediyor.

Araştırmanın sonunda yapılan genel değerlendirmede bireylerin duygusal bağ kurdukları mekânlarla olan ilişkileri 3 temel unsur üzerinden özetleniyor:

• Mekânın, bireyin geçmişinde önemli bir yere sahip olması. (Nostalgia)
• Mekânın, bireyin değer verdiği insanlarla bir bağının olması.
• Mekânın, birey tarafından halen deneyimlenen bir keşif mekânı olması. (Future Nostalgia)

Peki biz, bu unsurlardan neler öğrenebiliriz? Kullanıcıları için anlam ifade eden mekânları sorgulamanın kamusal mekân çalışan disiplinler için nasıl bir önemi olabilir? Yapılan bu araştırma gösteriyor ki kamusal mekânlar; fiziksel bir mekân olmanın yanı sıra anıların, deneyimlerin ve duyguların paylaşıldığı ortak bir kullanım alanı olarak da düşünülmelidir. Dolayısıyla, kamusal mekânı yalnızca fiziksel bir gereksinim olarak düşünmek ve değerlendirmek yetersizdir. Bireyin duygusal bağlar kurduğu bu mekânların, bireyin -ve dolayısıyla toplumun- karakter oluşumunu etkilediği, ruhsal ve fiziksel refahını iyileştirdiği ve bu mekânların bir gün tahrip edilmesinin bireyde kalıcı hasarlar bırakabileceği artık kanıtlanmış bir gerçektir. Ama ne yazık ki, kullanıcılar için özel anlamı olan bu mekânlar, kalkınma, kentsel yayılma, arazi ve kaynak yönetimi faaliyetleri gibi gerekçelerle her gün biraz daha savunmasız hale gelmektedir. Dolayısıyla bu mekânların, ilerleyen süreçte hasar görmesinin ya da yok edilmesinin bireyin duygusal ve fiziksel refahında yol açacağı sorunlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, kamusal mekân çalışan tüm disiplinlerin bu mekânların analizini yaparak önemini kavramaları oldukça kritiktir. Nitekim, yapılan analizler ışığında bu mekânlar için karakter alanların belirlenmesi ve bu alanlara özgü arazi yönetimi/geliştirme politikalarının oluşturulması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, kamusal mekân, insan hayatına sürekli olarak etki etmekte, insanı şekillendirmekte ve değiştirmektedir. Bu nedenle kentsel müdahale yalnızca kamusal mekâna değil, insana ve insan yaşamına da müdahale etmektir.


Kaynaklar

National Trust. (2017). Places That Make Us Research Report. https://nt.global.ssl.fastly.net/documents/places-that-make-us-research-report.pdf

National Trust. (2018). Why Places Matter To People Research Report. https://nt.global.ssl.fastly.net/documents/places-matter-research-report.pdf


Atalay Akpınar, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünde son sınıf lisans öğrencisidir. “Bireyin kente erişimi” konusunda yaşadığı problemleri, yaptığı çalışmalarla görünür kılarak kolektif bilinç oluşturmayı amaçlayan Erişilebilir Kent Atölyesi sosyal platformunun partnerlerindendir.