Ülkemiz 6 Şubat öncesinde de ne yazık ki defalarca çok ağır hasar ve binlerce son bulan hayatla depremi yaşamıştı. Her seferinde almamız gereken dersler, tekrarlanmaması gereken hatalar varken Kahramanmaraş depremi bize ne kadar ders almadığımızı acımasızca bir kez daha gösterdi.
Bizim coğrafyamızda Gaziantepli olmak, güçlü ayakta durmanın sembolüdür, ama yıkıldık! Tarihin en büyük afetiyle karşı karşıya kalmış olmanın yükü altında hepimiz ezildik. Kültürel kodlarımızda çaresizliğin, umutsuzluğun yeri yoktur, hepsini yaşadık… Büyüklerimizden anlatılan deprem hikayelerimiz yoktu, 21.yy’da en acısını çocuklarımızla birlikte yazdık.
En zoru da depremde inşaat mühendisi olmakmış meğer bizler de bunu farkettik. Her bir yapının yükü çöktü omuzlarımıza,11 ildeki her binaya ulaşmak istedik ama böyle bir güce sahip olmadığımız için de aciz hissetmek çok zordu. Ne kadar önemli bir iş yaptığımızın bu şekilde farkedilmesini hiçbirimiz istemezdik. Mesleğin hata kabul etmeyeceğini bilirdik, yaşayarak kazıdık hafızlarımıza. Komşunuzun, tanıdıklarınızın size bir kahramanmışsınız gibi baktığını, insanların yuvalarına güvenmek için iki dudağınızdan çıkacak olumlu kelimelere muhtaç olduğunu görmekti inşaat mühendisliği. Bizim mesleğimiz zordur: yaz kış ayırt etmeden ağır şartlarda iş yaparsınız şantiyelerde, bilgisayar başında sabahlarsınız donatı hesapları yaparken. Ama yükselen yapılarınızı gördükçe de yorgunluğunuzu unutur kendinizle gurur duyarsınız. Depremden sonra ‘zor’ kelimesi az kalır mesleğimizin tarifi için…
MERKEZ ÜSSÜ KAOSU YAŞANILAN DEPREM
AFAD:‘6 Şubat saat 04:17’de merkez üssü Kahramanmaraş/Pazarcık, büyüklüğü Mw 7.7 olan ilk depremin ardından aynı gün saat 13:24’de merkez üssü Kahramanmaraş /Elbistan, büyüklüğü Mw 7.6 olan iki ayrı deprem meydana gelmiştir’ şeklinde raporladı.
KANDİLLİ RASATHANESİ:’06 Şubat saat 04:17’de merkez üssü Sofalaca-Şehitkamil-Gaziantep’te büyüklüğü Mw7.7 olan bir deprem yaşanmıştır, aynı gün saat 13:24’de merkez üssü Ekinözü- Kahramanmaraş’ta büyüklüğü Mw7.6 olan bir deprem daha meydana gelmiştir’ şeklinde raporlamıştır.
Yaşanılan ardışık depremlerin merkez ve büyüklük bilgilerinin AFAD ve Kandilli Rasathanesi tarafından farklı açıklanmış olması tarihin depremine yine tarihi bir nottur aslında. Biz mühendislerin cevaplamaktan kaçtığı soru oldu merkez üssü neresi sorusu.
“Benim evime tespit yaptılar ama içimiz rahat değil, sen de bakar mısın gerçekten az hasarlı mı?” sorusu da en çok duyduğumuz ve emek harcadığımız soru oldu.
Deprem sonrasında hasar tespitleri yapıların durumu için en önemli iş kalemlerinden biriydi. Biz mühendislere en çok ihtiyaç duyulan gün! Gönüllülük esasıyla binlerce meslektaşımız görev aldı tespit çalışmalarında. Ne yazık ki halen itirazlar devam ediyor ve hasar durumları değişen birçok yapı var. Peki neden?
AFET YÖNETİMİNDE ÇOK EKSİĞİZ
İlk günden doğru organize olabilseydik, hasar tespitini sağlıklı yapabilmek adına bu alanda uzman meslektaşlarımızın liderliğinde ekipleri sahaya çıkarabilseydik, halen tespite gidilen binaları duymayacaktık, bu da almamız gereken derslerden biridir. Bundan sonrası için de hasar tespit konusunda yetkin mühendislerin çoğalmasını sağlayacak kararlar almak, eğitimler düzenlemek olası başka depremlerde aynı kaderi yaşamamızın önüne geçmek bizim görevimiz.
Depremin can ve mal kaybı açısından ülkemiz için en önemli doğal afet olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Afetlerin olmasını engellemek mümkün değil ama etkilerini azaltmak mümkün elbet. İşin özü doğru afet yönetimiyle olası riskleri ortadan kaldırmaya çalışmalıyız. Afet yönetiminin ne olduğunu anlamak ve doğru afet yönetimi sistemlerini hayata geçirmek zorunlu hale gelmiştir.
Afet öncesinde yapılması gerekenler ilk olarak belirlenmeli ve iyileştirme yoluna gidilmelidir.
İnşaat sektörü artan nüfusa hizmet edebilmek için yıllar içinde çok hızla büyüdü ve büyüyor. İnşaat sektörünü sadece mühendis ve müteahhitler olarak görmek çok büyük yanlış, alt taşeronlar bizim iş kalitemiz için çok önemlidir. Depreme dayanıklı yapılar yapmak istiyorsak eğer çalışan taşeronların eğitilmesini sağlayacak kararlar almak ve bunları uygulayacak mekanizmalar oluşturmak artık vazgeçilmez olmuştur. Yasal düzenlemelerle zemin etüdü yapan mühendislerden başlayarak inşaat ruhsatı veren kurumlara, inşaatta çalışan taşeron ekiplere kadar herkesin olası bir yıkım ve can kaybında sorumlu tutulmasını sağlamak biz inşaat mühendislerinin yükünü hafifletecektir. Bu acı tecrübeyle inşaat yapmak herkes için kolay olmaktan uzaklaştırılmalı.
Deprem bizlere en çok birlik olmanın önemini ve gücünü hissettirdi. Acımızı birlikte hafifletebildiğimizi, yaralarımızı beraber sardığımızı hissetmek en büyük gücümüz oldu. Yarınları inşaa ederken de birlikte kararlar almak, AFET MASTER PLANLARININ adımlarını atmak hepimizin ortak amacı olmalı. Mühendislikten uzak uygulamalara, insan hayatını hiçe sayacak kararlara hep birlikte karşı olmalıyız.
Hacer Çiftçi, 1978 yılında Gaziantep’te doğdu. İstanbul Pertevniyal Lisesinden mezun olduktan sonra 2000 yılında Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü tamamladı. Yüksek lisans tezini ‘Gaziantep Deprem Master Planının Uygulanabilirliğinin Araştırılması’ konusunda yazdı. Afet Yönetimi, Sürdürülebilirlik, Deprem Master konularında Proje Yönetim Uzmanı kimliği sayesinde çeşitli organizasyonlar düzenlemiş, bildiriler yayınlamıştır. Halen kendi inşaat şirketiyle proje ve inşaat işleri yapmaya devam etmektedir.