18 Şubat 2020 tarihinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumunda gerçekleştirilen FARM TO FORK “CIRCULARITY DESIGN CONFERENCE” duyuru metni, “21. yüzyılda, fiziksel ve psikolojik sağlığımızın temeli olan gıda aynı zamanda karşılaştığımız kritik çevresel ve sosyal sorunların pek çoğunun merkezinde yer almaktadır” sözleri ile başlamakta. Etkinliğin katılımcılarından Nevzat Sayın’ın konuşmasının başında belirttiği gibi; gıda olarak bir sebzeyi düşününce gayet insancıl olarak algılanabilecek “çiftlikten çatala”, bir biftek söz konusu olduğunda acımasız bir ifade gibi gelebilir. Ancak, çiftlikten sofraya ulaşan üretim sürecinde hayvan refahı, beslenme şekilleri, doğanın korunması, yapılaşma, yerleşkeler ve iklim ile ilişkileri tasarımcıların acil olarak ele alması gereken konular arasında olduğu düşünülerek başlatılan bir girişimin sunumunda elbette döngüyü kapatabilmek için gıda üretim süreçlerinden bahsetmek gerekmekte.

Konferansın ev sahipliğini yapan MSGSÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sema Ergönül’ün de değindiği gibi “Bugüne kadarki akademik ilgi, çoğunlukla mimarlık, planlama, peyzaj ve bağlantılı tasarım çalışmaları metropol, şehir ve kasaba ölçeğindeki oluşumlara yoğunlaşırken, hayvan ve doğaya ait sorunlar ile yüzleşen kırsal kesimin ihtiyaçları göz ardı edilmiştir”. Bu olgunun temel sebebi; çeşitli uzmanların, akademisyenlerin ve hatta politikacıların metropolün karmaşık gelişimini anlamaya çalışan teori ve pratiklerinin daha görünür, incelenebilir ve doğrudan müdahale edilebilir nitelikte olmasındandır. Artık, kavramları tekrar ele alma vakti gelmiştir. Günümüzde metropol ile kırsal yaşam ayrımının iletişimsel ve mekânsal olarak ortadan kalktığı farklı bir dünya ortaya çıkmaktadır. Bu durum, yeni teorilerin geliştirilmesini gerektirmektedir. Konferansın özeti de aslında bu gereklilikte saklıdır; “Söz konusu değişim tarım uygulamalarından, gıda ürünlerinin tüketilmesine ve çevre üzerindeki etkilerinin azaltılmasına kadar insan, doğa, hayvan, peyzaj, tarım, atık, gübre, seracılık, enerji ve buna bağlı tüm üretim sistemlerinin kapalı bir döngü ile kurgulanmasını ve tamamen farklı bir bakış açısını gerektiriyor”. Akademik kariyeri boyunca pek çok kentsel tasarım projesinde hem uygulama hem de teorik açıdan çalışmalar yapmış olan Prof. Dr. Güzin Konuk ise yeni mezun bir mimarın “ne yapmalıyız” sorusuna umut vaat eden bir cevap vererek “üniversitelerde, özellikle araştırma merkezlerinde yapılan çalışmalara destek olunması gerektiğini ve bireysel çabalardan daha etkili olacak olan kolektif akademik çalışmalarda yer almayı” tavsiye etmektedir. Bu cevap aslında kent çiftçiliği konusunda yıllarca emek vermiş olan Prof. Dr. Hasan Hayri Tok’un sunumunda belirttiği mikro ölçekten makro ölçeğe giden çalışmalar yapılması fikri ile de örtüşmektedir.

Konferansın öğleden sonraki oturumları, Kutluğ Ataman’ın kişisel girişimi ile başlayıp, konuya ilgili ve duyarlı mimarların katılımı ile gerçekleştirilen “Palanga” çiftliği hakkındaki bilgi ve görüş paylaşımına yönelik sunumlarla devam etti. Mesleklerinde tanınmış mimarların konferansa katılımlarının doğal sonucu olarak tamamı dolu olan oditoryumdaki dinleyicilerin merakla bekledikleri sosyolog Zafer Yenal ise son konuşmayı yaparak, konuyu toplumun yemek kültürüne bakışındaki değişim ve yemeğin nasıl bir fetiş haline getirildiğine dair düşünceleriyle sonuca bağladı.

Görülen odur ki; gıda üretiminin ve tüketiminin günümüzde artık sadece gıda ve tarım politikası sorunu olmadığını, artık yeni bir sürece girildiğinin ispatı niteliğindeki konferans, bu konudaki çalışmaların da başlangıcı olacağının işaretlerini vermiştir. IND [Inter.National.Design] tarafından gerçekleştirilen “Döngüyü Kapatmak” konferansı ile geleceğin çiftliklerinde üretim sahasından tüketicinin sofrasına kadar geçen süreç incelenmiş ve mevcut uygulamalar tartışmaya açılmıştır. Bundan sonraki aşamada yenilikçi ve girişimci bilimsel çalışmaların ve araştırmaların sürece dâhil edilmesi büyük önem taşımaktadır.