Saadet Tuğçe TezerBy Saadet Tuğçe Tezer|10 Minutes

Kentlerin tarihine ilgi duyanların araştırmalarında önemli bir motivasyon kaynağının, geçmiş ve bugün arasında bağlantılar kurmak olduğuna inanıyorum. Kente dair pek çok konuyu yeniden tartışamaya açabilmek için, dünyanın farklı yerlerinde kente farklı açılardan yaklaşan çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmaların bulguları somutlaştığı, mekânsallaştığı ölçüde daha çok araçsallaşma potansiyeli taşıyan kent tarihi çalışmalarını geliştirmek için teknoloji giderek daha önemli bir bileşen hâline geliyor.

Antakya’da mekânsal açıdan önemli değişimlerin yaşandığı Fransız yönetiminde olduğu (1918-1938) dönemde Fransız Televizyonu için hazırlanan bir belgesel videosu, bu çalışmanın ilham kaynağını oluşturdu. Kısa ve siyah-beyaz görüntülerden oluşan belgeselde Antakya’nın 1921 yılındaki durumu, video bütününde gösterilen kentsel eylemlerin sahnesi olur. Uzun Çarşı’da, Köprübaşı’nda, Suriye-Büyük Lübnan Bankası’nın önünde hızla yürüyen insanların mekandaki deneyimi ise, metnin başında bahsedilen bağlantıyı kurmak için bir yöntem imkânı verdi. Yürümek, geçmiş ve bugünün kenti arasında bir bağ kurmanın aracına dönüştü.

1932 Princeton Üniversitesi kazılarından bir fotoğraf Hatay Büyükşehir Belediyesi Arşivi, 2017.

Antakya’nın Fransız dönemini kentin farklı bileşenleri açısından açığa çıkarmak için gerekli harita ihtiyacını ise, 1929-1930 yıllarında Suriye coğrafyasının geri kalanıyla birlikte Fransızlar tarafından yapılmış olan nitelikli bir harita arşivi olan Fransız Kadastral Haritaları oluşturdu. Bu haritalar, Kadastro ve Arsa Geliştirme Bakanlığı Yöneticisi M.C. Duraffourd tarafından, 1929 yılında çizilmiştir.

Fransız Kadastral Haritaları (1929-1930), 1/2000 ve 1/500 ölçekli 18 adet harita. Hatay Büyükşehir Belediyesi Harita Arşivi, 2017.

Hatay Büyükşehir Belediyesi’nden temin edilen 18 ayrı harita, bu çalışma kapsamında birleştirildi, coğrafi bilgi sistemleri ile koordinatlanarak yeniden çizildi. Bu yeniden çizim [1] aşamasında haritanın -ve dolayısıyla Antakya kentinin- temel bileşenleri olan yollar, Asi Nehri, yeşil alanlar ve kentin önemli/büyük ölçekli yapıları kadastral harita üzerinden yeniden çizilerek, günümüz kentiyle yapılacak karşılaştırma ve bağlantı kurma çabasının geçmişe dair tabanını oluşturdu. Yönetimsel açıdan geçmişi oldukça özgün bir nitelik taşıyan Antakya, 1938-1939 yılları arasında 9 ay süren bir Bağımsız Hatay Devleti döneminin ardından 1939 yılı itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne Hatay ilinin merkez ilçesi olarak dahil olur ve Türkiye’nin diğer kentlerinden farklı olarak Erken Cumhuriyet dönemi yapısal değişimlerini bu dönemde yaşar. Kentin bölgesi içindeki konumu, kent formu, sosyal ve ekonomik yapısı, mekânsal bileşenleri açısından büyük değişimler yaşadığı 1929-2021 yılları arasındaki dönemi sabitlikler ve dönüşümler üzerinden anlamlandırma çabasını da içeren çalışmada, dönemsel değişimlerin kendi süreci içinde anlaşılması için 1929-1930 yılı Fransız Kadastral Haritaları ve 2021 yılı güncel hava fotoğrafına ek olarak 1931 yılı Weulersse’in Antakya haritası ile 1972 ve 1992 yıllarına ait Şehir Rehberleri [2] de koordinatlanarak yeniden çizilmiştir. Antakya, kentlerin çoğunda görülen “üst üste katmanlaşma” biçiminin aksine, Doğu Akdeniz kentlerinin bir dağ yamacında kurulmuş olanlarına benzer şekilde “bitişerek katmanlaşma” [3] biçiminde gelişmiştir.

Weulersse, 1931 haritası (Paul Jacquot, Antioche Centre de Tourisme); Antakya Şehir Planı, 1/10.000, 1972 (Milli Kütüphane Harita Arşivi, 2016); Antakya Şehir Planı, 1/5000, 1992 (Milli Kütüphane Harita Arşivi, 2016).

Bu mekânsal gelişme biçimi, Antakya kentini yürüyerek deneyimleyen kişiye Habib-i Neccar Dağı’ndan Asi Nehri yönünde (ve Antakya Ovası’na doğru) yürürken Antakya’nın Selevkoslar dönemiyle başlayan uzun tarihsel geçmişini mekânsal olarak izleme imkânı verir. Bu çalışmaya yukarıdaki haritalarla birlikte dahil edilen “Annuaire Oriental” (Ticaret Yıllıkları) [4], Hatay için 1968, 1973 ve 2011 yıllarında hazırlanan il yıllıkları, eski Antakya fotoğrafı arşivleri [5] ise, belirtilen dönemde gerçekleşen yapısal dönüşümü ve mekândaki sabitliklerin geri planındaki anlamı, kentin sosyal, kültürel ve yönetimsel bağlamını, yapısal ölçekte gerçekleşen değişimin boyutunu ve izlerini kavramaya yardımcı olur.

Yazılı kaynaklar; kitap, dergi, tez, yıllık ve makaleler – Görsel kaynaklar; harita, gravür, fotoğraf ve çizimler (Tuğçe Tezer’in kişisel arşivi, 2021).
“Annuaire Oriental”, “Annuaire Commercial” (Ticaret Yıllıkları), SALT Araştırma Arşivi, 2021.

Bu perspektifle yapılan araştırma kapsamında hazırlanan harita çizimleri ve yazılı kaynak araştırması gösterdi ki; uzun ve kendine özgü bir kentsel geçmişi olan Antakya’nın sokaklarında bugün yürürken; bugünden geçmişe doğru Erken Cumhuriyet Dönemi, Fransız Dönemi, Bağımsız Hatay Devleti Dönemi, Osmanlı dönemi, Memlükler ve hatta Roma döneminin izlerine rastlamak mümkün. Bu rehberin en önemli işlevi, sokak dokusu, nehir aksı ve yapısal ölçekte bu tarihsel izleği yürüyerek deneyimlemeye dair dönemsel rota önerileri geliştirmesi olarak tanımlanabilir.

Kentsel tarihinin farklı dönemlerine tanıklık eden yapıların (Fransız döneminde yapılan Ampir Sineması’nın Gündüz Sineması, Meclis Binası, Meclis Kültür ve Sanat Merkezi olarak dönüşümü) yanı sıra, yıkılarak yerine yeni işlevli başka bir yapının inşa edildiği yapılar (Osmanlı döneminin okul binasının yıkılarak yerine Fransız döneminde Eski Müze binasının yapılması, ardından işlevini yitiren müzenin birkaç senenin ardından Kent Müzesi olarak yeniden işlevlenmesi), ya da tarihsel geçmişi boyunca hep aynı işlevi koruyan yapılar (Osmanlı döneminden günümüze askeri işlevini hiç yitirmeyen Askeri Kışla yapısı), rehberde yerini aldı. Rehber için hazırlanan haritalar ayrıca Asi Nehri’nin aksının, enkesitinin (ve dolayısıyla Antakya’nın merkezi niteliğindeki Köprübaşı alanının) yüz yıllık süreçte ne ölçüde değiştiğine ilişkin çıkarımları da sağladı. Araştırmaya dahil edilen içerik hazırlanırken yararlanılan kaynaklar ise, rehbere entegre edilen bir karekod ile kenti bu rehber yardımıyla yürümek isteyenlere sunuldu. Haritada işaretlenen yapıların ait olduğu / inşa edildiği dönemler yapı kartlarının zemin renklerini oluşturdu. Farklı dönemlere ait yapıların temsil edildiği renkler aynı zamanda ilgili dönemin kentinin, yalnızca bu kartlar üzerinden hareket edilerek gezilmesine dair bir imkân sundu.

Rehberin farklı dönemlere ilişkin yapı kartlarından örnekler (Tezer, 2021).
Rehberin kapağı, harita sayfası ve referans dosyasına erişim için QR kodu (Tezer, 2021).

Uzun yıllar süreceği düşünülen ve oldukça esnek bir yapısı olan “Antakya Yürünebilir Kent Tarih Rehberi”nin ilk adımı olan bu çalışmanın somut çıktıları; süreç haritaları, yapı kartlarından oluşan rehber ve rehberin kaynakça dosyasını kapsamaktadır. Çalışmanın, kartları oluşturan tekil yapıların değişim-dönüşüm süreçlerini anlaşılır kılmak için yapılacak farklı dönemlerine ilişkin çizimler, yalnızca seçilen bir tarihsel dönemin yapılı çevresine odaklanan dönem rehberi, tekil yapıların tarihsel izlerini bugünden geçmişe doğru süren yapı öyküleri, doğal çevre ve tarihsel süreç içinde kaybolan yapısal unsurların da yapılı çevreyle birlikte incelendiği bir perspektifle geliştirilebileceği düşünülmektedir.

Yürünebilir Tarih (Tezer, 2021).

“Geçmiş ve bugünün bağlantısını nasıl kurabiliriz?” şeklinde sorulan oldukça basit ve temel bir sorunun cevaplanmasında yürümek eylemini, geçmiş ve bugünün kenti arasında bir bağ kurmanın aracı olarak değerlendiren bu yaklaşımı bundan sonra da sürdürmek, derinleştirmek amaçlanmaktadır. Geçmişten günümüze insanın en tutarlı, sürekli ve mecburi eylemleri arasında olan yürümek, bugünün kentinde yaptığımız yürüyüşler sırasında yaptığımız gözlemler sırasında geçmişin kentinin izlerini sürmenin en doğal ve benzersiz aracını oluşturur. Yürümek eylemine katılabilecek fotoğraflama, çizme, izleme, merak etme, sorma, sorgulama eylemleri ise, ziyaretçiye (bir başka deyişle) araştırmacıya, bu süreci derinleştirme imkânı verir. Antakya kentinin ilk inceleme alanını oluşturduğu bu araştırma yaklaşımı ve bugüne kadarki süreci, “Yürünebilir Tarih” isimli bir Instagram hesabı aracılığıyla kamuyla paylaşılmıştır. Bu araştırma ve tarih bilgisini mekânsallaştırma sürecinin bundan sonraki adımları da -yukarıda bilgisi verilen- hesap aracılığıyla paylaşılmaya devam edilecektir.


Bu proje, SALT Araştırma Fonları tarafından 2021 döneminde desteklenmiştir. 2021 yılının Nisan ayında başlayan araştırma süreci, aynı yılın Aralık ayında tamamlanmıştır.


Kaynaklar

[1] “Yeniden çizim” kavramına ilişkin olarak bakınız Ayşegül Cankat’ın 26 Mayıs 2021 tarihli “Gecekondu: Şekillenmeyen Mekânlar; Direnç, Çeşitlilik, Yaratıcılık” başlıklı Çarşamba Semineri.

[2] 1929-1930 yılı Fransız Kadastral Haritaları, Hatay Büyükşehir Belediyesi Arşivi, 2017 yılı erişimi; 1931 yılı Weulersse’in Antakya Haritası, Paul Jacquot, Antioche Centre de Tourisme; 1972 yılı Antakya Şehir Rehberi, 1/10.000, Milli Kütüphane Harita Arşivi, 2016; 1992 yılı yılı Antakya Şehir Rehberi

[3] “Bitişerek katmanlaşma” (juxtapose) kavramı bu çalışmaya, Tezer, 2019 Doktora Tezi’nin Savunma Jürisi’nde Murat Güvenç tarafından önerilmiştir

[4] “Annuaire Oriental” olarak isimlendirilen ticaret yıllıklarına SALT Araştırma Kütüphanesi’nden 2021 yılında erişilmiştir.

[5] Çalışmada kullanılan eski Antakya fotoğrafları için referanslar; 1. Antakya Belediyesi, 2009 Antakya Koruma Amaçlı İmar Planı Raporu; 2. Mehmet Mursaloğlu Arşivi, Şehr-i Hatay Kitabı, Hatay Büyükşehir Belediyesi; 3. Hatay Büyükşehir Belediyesi Arşivi (2017 erişimi), 4. Tuğçe Tezer’in kişisel arşivi ve ilgili kurumların internet sayfalarıdır.