İnci OlgunBy İnci Olgun|4 Minutes

Her mekân farklı ilişkisel eşiklere sahiptir. Kentsel yapı, eşiklerini katmanlaşan ve dar alanlarda çoğaltılmış ilişkilere taşırken; kırsal yerleşimler bol miktarda müşterek doğal alana erişimi ile eşiklerini geniş alanlar üzerinde sınırlı sayıda kalan ilişkiler ile tanımlar. Farklılaşan doğal yapıların içinde manzaranın küçük peyzaj yamaları kırsal yerleşmeler, çoğunlukla kentsel önyargıları büyüten coğrafi koşulların bir parçası olarak değerlendirilmiştir. Tarım alanlarının fiğ ekimi benzeri eş zamanlı çoğalttığı bereketi ile iyi huylu bir nostaljinin ötesinde sürdürülebilir bir yaşam çağrısının parçası olarak algılanması ise nispeten yakın bir zamana tekabül etmektedir.

Kaynak. https://fineartamerica.com/featured/black-and-white-photo-of-a-wood-fence-at-the-john-moulton-farm-randall-nyhof.html

Kırsal alanlarda, küresel ölçekte yaşanan sorunlar düşünüldüğünde bugün oldukça geç kalınmış bir algı değerlendirmesi ile konuyu ele almak çokta yeterli olmayacaktır. Yine de görülen odur ki kişi başına düşen gelirin diğer alanlara göre daha az olduğu, kadınlar için istihdam oranlarının düşük, hizmet sektörünün ise tabiatıyla az geliştiği ve eğitim altyapısının geniş bant internet erişimi gibi sıkıntılı olduğu kırsal alanlar, kent ile kıyaslandığında hala birçok insan için tercih edilebilirlik yönünde pozitif bir algı üretmemektedir.

Kent yaşamı ile kıyaslandığında önemli karşıtlıkların temsili olan köy yaşamı, daha az gürültülü ve doğal manzaraları içeren temiz havasının avantajına rağmen istatistikler tarafından desteklenmemektedir. Peki, kenti tercih edilir yapan gerekçelerin tutarlılığı nedir?

    • Eğitim açısından az sayıdaki öğretmeni, donanımı ile yeterli gözükmeyen köy okullarının kentin sunduğu imkânlar ve gelişmiş müfredat ele alışları ile cazip bir seçenek oluşturmaması.
    • Kırsala nazaran uzmanlıklara ait gelişmiş müdahalelerin kısa mesafelerde erişilebilir olduğu kentte farklı düzey ve yeterlilikte uzman kadrolara sahip birçok hastane ve sağlık tesisi bulunması.
    • Köyden göçün en önemli sebebi olan farklılaşan kariyer seçenekleri ve iş fırsatları ile kentin sunduğu görece refahtan payını almak isteyen çoğu aile veya kentte eğitimini tamamlamış gençlerin beklentisi.
    • Kentlerde tüm alanları birbirine bağlayan iyi yapılandırılmış ulaşım ağı sistemlerinin alternatif kullanım tercihlerine fırsat tanıması.
    • İletişimde özellikle geniş bant internet servisi, kent yaşamına entegrasyonumuzun en önemli parçası iken global ölçekte mevcut beğenileri yakalayabilmenin güncel olan en son teknolojinin kullanımını da beraberinde getirmesi.
    • Kırsalda altyapı eksikliğinin, miras değerine sahip olmakla birlikte ihtiyacı karşılayan konfor seviyesine uzak konut biçimlenişinde rahat ve kolay yaşam beklentilerini açıkta bırakması.
    • Kamu fonlarının çoğunun kent merkezlerine gitmesi ve kırsal alanlarda ihtiyaç duyulan uygun ve nitelikli mekânsal çözümlerin üretilmesine yönelik beklentilerin karşılanmaması.
    • Yaşamın görece durağan olduğu köylere nazaran kentlerin eğlence ve aktivite tercihlerine dair geniş bir seçenek listesi oluşturabilmesi.
    • Bireyselleşmenin olduğu kadar kültürel entegrasyonların ve birlikteliklerin oluşmasına fırsat sağlayan kentler yaşamın her kesiminden insanları çeken, kültürel alışverişlerin yaşandığı metropol bölgeler olarak kırsaldan daha fazla yaşam ortamı seçenekleri sunması.
    • Kentlerdeki yoğun insan toplulukları içinde bireysel varoluşun bir diğer dikkat çekici tarafı olan mahremiyetin, küçük nüfusların merakla birbirini takibe aldığı kırsal yerleşmelere nazaran daha kontrollü olması.

      Kent-kır arasındaki karşılaştırma pek çok alt başlıkla detaylandırılabilir ve her başlık için kentin avantajları öne çıkarılabilir olsa da bugün yaşananın tersine göç bize başka bir anlayışın sinyallerini vermektedir.

      Büyük şehirlerin artan nüfusunun ihtiyaçlarına dayalı çözümleri oluşturmaktan oldukça uzak kalmasının en iyi örneğini, her yeri ulaşılabilir kılmaya çalışırken vadettiği konfordan çok daha fazla soruna neden olan ulaşım ağlarıyla vermektedir. Diğer taraftan bugün geldiğimiz noktada yaşamımız çevrimiçi tüm uygulamaların içinde var olurken ve hayat eve değil internet bandına sığarken sosyal medyada temas eden ama komşuluk mahremiyetimizde yalnızlaşan hayatları yaşıyoruz. Halbuki kırsalın geniş mekânsal ilişkileri ve üreten, kendisi ile mutlu ve canlı kalan yapısı, doğanın izole eden değil ama ilaç olan tarafını gösteriyor.